Vakıf merkezinde düzenli olarak yürütülen konferansların bu haftaki konusu Afrika kıtasıydı. Konuşmacımız ise, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı, eski Çad Büyükelçimiz ve Afrika denince ülkemizde neredeyse ilk akla gelen Prof. Dr. Ahmet Kavas hocamızdı.
“Afrika Kaynaklarını Sömürme Kavgası” başlıklı sunumlarında, bu kıtanın geçmişte yaşadığı sömürünün boyut değiştirerek devam ettiği, ancak bu sefer yeni aktörlerin var olduğu belirtildi. Özellikle Çin Halk Cumhuriyetinin tüm kıtadaki faaliyetlerinin oldukça dikkate alınması gerekir. Çin’in bu kıtaya bakışı buradaki yönetimler için bir şeyler yapmak şeklinde görülse de geçmişte yapıldığı gibi muazzam doğal kaynaklarının elde edilmesi ve ana ülkeye taşınması şeklinde bir faaliyet yürütülmektedir. Bu yapılırken önemli bir nüfusa sahip Çin kendi vatandaşlarını buralara getirmesi ve işçilikte kullanması da bazı yerlerde yerel halk nüfusunu da etkilemektedir. Tam bir yağma faaliyeti olarak görülmesi yanlış olmayacaktır. Bunun yanında Sovyetler Birliği döneminde bu bölge halklarına yönelik faaliyetler kapsamında yetiştirilen insanların varlığı ile Rusya da bu alanda çok ciddi faaliyet göstermektedir. Eski sömürgeci ülkelerden Fransa da geleceğini bu kıtaya bağlamış, özellikle de askeri olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.
Çin’in büyük kazanımlarına karşılık veremeyen diğer sömürgeci güçler ABD’nin askeri varlığının devreye girmesine önayak olmuşlar. Bölgede terör örgütleri yuvalanması nedeniyle var olan tehdidi değerlendirerek bu ülkelere yardım amacıyla muazzam askeri varlığını konumlandırmış durumdadır. Bu vesileyle ABD çok büyük büyükelçilikler yaparak buralarda görevlendirilen diplomat sayısının fazlalığı da dikkat çekmektedir.
Türkiye olarak bu kıtaya yoğun ilgi göstermekle birlikte, bunun sürekliliğini sağlamak bakımından yeterli bir insan kaynağına sahip olmadığımız açıktır. Ancak 2008 yılı öncesine göre önemli sayılabilecek bir mesafe aldığımızı da gözden kaçırmamak gerekir. Özellikle burada bizim varlığımız, kıta ülkelerinin bazılarının bizi burada görmek istemelerinden de kaynaklanmaktadır. Bu algının kaybedilmemesi ve geliştirilmesi önemlidir. Kıta gençlerinin ülkemizde yüksek okul eğitimi almaları ve doğrudan verilen burslar önemli araçlardır. Bunların yanında, iş dünyamızın da kıtanın önemini kavraması ve etkin işbirlikleri fırsatlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Genel hatlarıyla Afrika kıtasının tarihinde şekil değiştirerek devam eden sömürgeciliğin kimler tarafından nasıl uygulandığı konusunda bilgilenmenin yanında, gelecek yüzyılın önemli bir mücadele alanı olacak olan kıtanın sahip olduğu doğal kaynaklar (petrol, altın, diğer değerli madenler) önemli bir çatışma unsurunu da ortaya koymaktadır. Büyük güçler ekseninde Afrika’da devam eden hegemonya savaşları da uluslararası ilişkilerde gelecekte ciddi bir gündem konusu olacağı görülmektedir.